Metabolik Cerrahi

Yaşam tarzının ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi sonucunda insanların metabolizmalarında da değişiklikler meydana gelmektedir. Kilo fazlalığı, diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklarla kendini gösteren bu değişikliklere metabolik sendrom adı verilmektedir. Bu hastalıklar vücutta çok ciddi tahribata neden olmakta, kalp, böbrek, karaciğer rahatsızlıklarına da zemin hazırlamaktadır. Bu hastalıklar sonucu kaybedilen insanlar ve tedavileri için harcanan kaynaklar göz önüne alındığında, bilim dünyasının metabolik sendromların tedavisi için kafa yorması şaşırtıcı değildir.
İnsan vücudunda yol açtığı tahribat ve pek çok ölümcül hastalığa zemin hazırlaması nedeniyle Tip 2 diyabet, tedavisi aranan metabolik sendromlar arasında başı çekmektedir. Bu diyabet türü, genellikle yetişkin insanlarda ortaya çıkar. Rahatsızlığın temelinde hastanın vücudundaki insülin üretimi ve etkisi ya insülin karşıtı hormonlar tarafından baskılanmıştır, ya da hasta insülin direnci sebebiyle vücudunda mevcut olan insülini kullanamıyordur.
Tip 2 diyabet hastalarına tavsiye edilen yöntemler hastalığın çözümüne katkı sağlamamaktadır. Sıkı bir diyet kontrolü ve yaşam tarzını tamamen değiştirmek ancak çok az sayıda hastanın yapabildiği bir şeydir. Ayrıca bu durumda bile zaman içinde vücut içindeki insülin rezervlerinin tükenmesi önlenememektedir. Hasta zaman içinde ilaçlara ve insülin rezervleri tükendiği zaman insüline başlamak zorunda kalmaktadır. Anlaşılacağı üzere tip 2 diyabet etkileri giderek ağırlaşan bir hastalıktır ve hiçbir ilaç veya hayatınızda yapacağınız değişiklik hastalığın ilerlemesini önleyememektedir. Bir şey hariç: Metabolik Cerrahi
Metabolik cerrahi, en özet şekliyle yukarıda açıkladığımız metabolik sendromların cerrahi tedavisidir. Ameliyatların yaklaşık olarak 50 yıllık geçmişi vardır ve ilk odaklandıkları nokta obezitenin cerrahi tedavisidir. Bunun için uygulanan yöntem ise midenin bir kısmının alınarak hacim olarak midenin küçültülmesidir. Ancak uzun dönem takip sonucunda bu yöntemin uygulandığı hastaların zaman içinde kaybettikleri kiloları misliyle geri aldıkları anlaşılınca daha istikrarlı sonuçlara ulaşmak amacıyla ameliyatın prensibi değişmiştir.

Değişen nokta; hastanın mide kapasitesinin kısıtlamak yerine ince bağırsağın fonksiyonlarının kısıtlanmasıdır. Bu amaçla geliştirilen ameliyat yöntemlerinin her birinde uzunluğu değişiklik göstermekle beraber nihai hedef ince bağırsakların bir kısmını sindirim sistemi dışında bırakmaktır. Bu ameliyatlar sonucunda hastalar sadece kilo kaybetmekle kalmamışlar, kan şekeri düzeyleri, tansiyon, kolesterol, trigliserit değerleri de normal seviyelere gerilemiştir. Üstüne üstlük vücuttaki bu değişim,  hasta henüz kilo vermeye başlamadan gerçekleşmiştir. Bunun tek açıklaması, sindirim sistemine yapılan bu cerrahi müdahaleler sayesinde vücudun hormonal dengesi ve metabolizması da değişmekte, normale dönmektedir. İşte bu sebeple bu ameliyatlar metabolik cerrahi başlığı altında toplanmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder